Ruhsal sağlığı, yakın bir zamana kadar herhangi bir ruhsal hastalığın yokluğu olarak tanımlanıyor ve psikolojik bozuklukların tedavisi yapıldığında bireyin ruhsal olarak sağlıklı olduğu varsayılıyordu. Ancak toplumsal ölçütlere göre normal olmak ve ortalamada yer almak gibi varsayımlara dayanan bu ruh sağlığı kavramı, psikoloji alanındaki gelişmelerle birlikte yerini farklı bir görüşe bıraktı. Bir ruhsal bozukluğun olmaması ve kişinin toplum ortalamasında olmasının yanında bireyin sıkıntılarıyla ve sorunlarla baş etmede psikolojik olgunluğu, hayatta herkesin karşılaşabildiği stresli olaylar karşısında dayanıklı olması, öznel olarak iyilik halinin sürmesi, genel olarak hayattan, ilişkilerinden, taşıdığı potansiyeli gerçekleştirmekten tatmin olması gibi birçok ölçüt getirildi. Diğer bir deyişle, ruh sağlığı yalnızca olumsuz şeylerin hayatımızda olmamasıyla değil olumsuz şeylerle baş etme ve hayatımızda olumlu şeylerin artmasıyla da tanımlanmaya başlandı.
Klinik psikoloji, psikoloji biliminin birçok uzmanlık alanında biridir. Psikoterapi, Freud’un uygulamalarıyla ayrı bir alan olarak algılanmaya başlanmış ve çağımızın zengin etkileşimler içeren dünyasında, özellikle son yüzyılda bir uzmanlık alanı olarak ortaya çıkmıştır. Yaşanan sorunlar için başvurulacak uzmanların üniversitelerin psikoloji bölümlerinden lisanslarına ek olarak klinik alanda yüksek lisans veya doktora dereceleri bulunmalıdır.
Psikoterapide birçok yaklaşım bulunmaktadır. Başlıca yaklaşımlar günümüzde kanıta dayalı tedaviler ve psikanalitik/psikodinamik tedaviler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bilişsel Davranışçı Terapi, Metakognitif Terapi gibi yöntemleri içeren kanıta dayalı yöntemler sorunun ne olduğuna ve nasıl çözüleceğine doğrudan eğilirken, psikodinamik tedavilerden kişinin ihtiyaçları doğrultusunda içsel yaşantılarını araştırıp keşfetmek, kişinin kendini daha iyi tanıması ve sorunların altında yatan etkileri bulması amacıyla yararlanılmaktadır.